Sorumluluklarımız o kadar çok ki altından kalkmaya çalışmaktan hayatı yarım yamalak algılıyoruz. Hiçbir şeye tam olarak odaklanamadığımız için olan biten gözlerimizin önünden teyet geçiyor.
Çocukluğunuzu hatırlayın. Yaşça küçük olduğunuz zamanları; Bir arkadaşınızla herhangi bir konu hakkında konuşurken onu çok dikkatli dinlerdiniz ve aynı dikkatle kendinizi ifade ederdiniz. Heyecanlı bir iletişim gerçekleştirirdiniz onunla. Bu heyecan, anlatmanın ve anlamanın getirdiği anlaşma mutluluğunu yaşatırdı size. Önünüzden bir kuş geçtiğinde onu hayranlık içinde incelerdiniz. Kanatlarına bakardınız, gagasına, tüylerine bakardınız. Ayaklarının perdesine bakıp şaşırırdınız. Şimdi bunlardan eser kalmadı değil mi, eskisi gibi olmuyor. Çünkü konuşurken de, dinlerken de, bakarken de aklımız hep başka yerlerde; Evde, işte, okulda, ilişkide vs. ama hiç o "an" da değil. O anı mecbur olduğumuz için yaşıyoruz hissi bizi iletişim kurmaktan koparıyor.
Bu kanalda belki size çocukluğunuzu yaşatamayacağım ama en azından iletişim konusunda, derlediğim bilgileri sizlere kısa kısa anlatmaya çalışacağım. read less